Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Baudelaire: ''Faydalı bir insan olmak bana korkunç gelmiştir''

Paris’te bir üniversite öğrencisi uykusuzluk şikâyetiyle doktora gitti. Doktor ona ne kadar zamandır bu şikâyetinin olduğunu sordu. Öğrenci düşündü ve hiçbir yanıt bulamadı. Uykusuzluktan yakınıyordu ancak ne zamandır bu sorun başına musallat olmuştu kestiremiyordu. Doktorla karşılıklı laf lafı açtı ve en sonunda şöyle bir cümle kurdu öğrenci; ‘’kitap okumayı seviyorum, bazı kitaplardaki cümleler sırtımı okşuyor, beni huzura davet ediyor. Ama ben nedense bu huzurdan hoşlanmıyorum. Sizce neden hoşlanmıyorum? Oysa onlara çok büyük saygı duyuyor ve seviyorum. Puşkin’e saygım sonsuz ve büyük. Fakat ben onu okurken saygı duyuyor, Baudelaire okurken ise kendimi buluyorum’’  Sahi biri neden Baudelaire okurken kendini bulur? Ya da şöyle sormak gerek belki, ‘’Faydalı bir insan olmak bana her zaman korkunç gelmiştir’’ diyen birisinde insan neden kendini bulur? Çünkü hastadır da ondan mı diyeceksiniz? Peki böyle birinde modern tıp herhangi bir patoloji izlemiyorsa ne olacak? Muhtemelen modern tıb

Dostoyevski ve Nietzsche: Tanışmanın Büyüsü

  Dostoyevski ve Nietzsche karşılaştırmasının en temel sebebi iki yazarın da derin bir ahlak sorgulaması içerisinde olmalarının yanı sıra, Suç ve Ceza’nın Raskolnikov’unun onu çocukluğuna götüren rüyasında gördüğü, sahibi tarafından kırbaçla ve levyeyle dövülerek öldürülen bir atın can çekişmesini izledikten sonra kendini kaybeder gibi koşturup, artık son nefesini vermiş olan atın başını ellerinin arasına alarak onu en çok hasarı aldığı dudaklarından ve gözlerinden öpmesiyle;  Nietzsche’nin Torino’da bir atı kırbaçlanırken görüp aynı Raskolnikov’un yaptığı gibi kendini kaybedercesine ata doğru koşarak zihinsel çöküş yaşamasındaki benzerliktir.  Bu gizemli ortak noktayı bir köşeye bırakırsak sahiden  Nietzsche, Dostoyevski’yi nasıl tanımıştı ve bu bağ nasıl doğmuştu? Nietzsche, 1883’ün Aralık ayında Fransa’nın Nice şehrine gitti ve İtalyan semtinde, 26 rue Saint François de Paule'de 5 yıl yaşadı. Burjuva olarak gördüğü Fransızlarda bulamadığı ortak nokta eksikliği ve arkadaşsızlık o